BİZE ULAŞIN

293 80 00

7 Gün 24 Saat Acil Servis Hizmeti
-

ALO 153

Evde Bakım Hizmet Birimi

Kolon Kanseri Farkındalık Ayı

KOLON KANSERİNE KARŞI BESLENMENE YÖN VER
Kanser; normal hücrelerin çeşitli nedenlerle farklılaşmasıyla ortaya çıkan kontrolsüz, anormal hücre büyümesi olarak tanımlanır. Bu farklılaşmada genetik ve çevresel nedenler rol oynar.
Tüm dünyada ve ülkemizde ölüm nedenlerinden ikinci sırada kanser yer alıyor. Son yıllarda yaşanan gelişmeler kanserin tedavisinde son derece umut verici boyutlara ulaştığını gösteriyor. Fakat yine de ilk hedef her zaman kanserden korunma olmalı. Kanser gelişiminin %10’u genetik, %90’ı ise çevresel faktörlere bağlandığı için kanserle mücadelede çevresel faktörlere yönelik önleyici yaklaşımlar hepimiz için çok daha büyük bir önem taşıyor. Bu çevresel faktörler arasında yaşam biçimi ve beslenme şeklinin önemi ise çok büyük.

Dışarıdan alınan gıda bileşenlerinin sindirilmiş hallerinin son durağı kolondur. Bu sebeple kolon kanserinde beslenmenin önemi, diğer kanserlerden biraz daha öne çıkıyor.
Kanser gelişimini önlemede yararlı olduğu düşünülen diyet şekli; liften zengin, sebze, meyve, A, C, D, E vitaminleri, kalsiyum içeren,  hayvansal protein yerine deniz ürünleri ve bitkisel proteinlerden baskın olan, Laktik asit bakterileri ile zengin bir beslenme düzenidir.
  1. Liften Zengin Beslenin!
Diyet lifleri, kompleks karbonhidratlardan oluşan sindirilemeyen “polisakkarit”lerdir. Sudaki kısmi çözünürlüklerine dayanarak, diyet lifleri “çözünmez” ve “çözünebilir” formlarda bulunabilir. Çözünür olmayan lifler gıdaların sindirimi sırasında oluşan karsinojen, mutajen ve toksik kimyasalların dışkı yoluyla atılmasını sağlar. Çözünebilir lifler ise kısa zincirli yağ asitlerine fermente olarak ve kolon pH’ını azaltır. Bu durumun ise kolon kanseri riskini azalttığı çalışmalarda gösterilmiştir.
Buse Terim | Geçirgen bağırsak sendromu nedir? Nasıl tedavi edilir?
Günlük 18 yaş ve üzeri bireyler için 25-30 g arası lif alınması gereklidir. Bu lif miktarını yakalayabilmek için tam tahıldan zengin beslenme, günde 5 porsiyon sebze-meyve, haftada 2-3 kez kuru baklagil ve günde 1 avuç yağlı tohum tüketimi önemlidir.
(1 su bardağı haşlanmış nohut  9.12g , 1 dilim tam tahıllı ekmek 1.5g   ,1 porsiyon elma 2.9g    , 1 avuç ceviz  1.4g lif içerir. )
  1. Günde 5 Porsiyon Sebze-Meyve Tüketin !
Günde en az 5 porsiyon (en az 400 g / gün) sebze ve meyve tüketmeye, bunlardan en az 2.5-3 porsiyonu sebze, 2-3 porsiyonu meyve olarak dengelemeye özen gösterin. Alınan bu sebze ve meyveler kendi içlerinde de en az iki porsiyon yeşil yapraklı sebze (ıspanak, brokoli gibi) veya domates gibi diğer sebzeler, meyve ise portakal, limon gibi turunçgiller veya antioksidanlardan zengin diğer meyveler olarak tercih edilebilir.
FRUITS & VEGETABLES WITH PAULI | Baamboozle
 
Sebze ve meyveler günlük enerji, yağ ve protein gereksinmesine çok az katkıda bulunurlar. Bununla beraber mineraller ve vitaminler bakımından özellikle folat (folik asit), A vitaminin öncüsü olan beta-karoten, E, C, B2 vitamini, kalsiyum, potasyum, demir, magnezyum, posa ve diğer antioksidan özellikte olan bileşiklerden zengindir. İçerdikleri vitamin, mineral ve antioksidanlar sayesinde vücuttan bazı zararlı maddelerin atılmasına yardımcı olurlar.
  1. Süt ve Süt Ürünleri İyi Birer Kalsiyum Kaynağıdır!
Yetişkin bir birey günde 3 porsiyon süt ve süt ürünü tüketmelidir.  Süt ve ürünleri yüksek kalitede protein, kalsiyum, fosfor, çinko, B1 (tiamin), B2 (riboflavin), B6 , B12 ve niasin olmak üzere birçok besin ögesi için önemli kaynaktır. Ayrıca içeriğinde bulunan kalsiyum kolonda çözünmeyen sabunlar oluşturur. D vitamini ve kalsiyum direkt olarak da kanser hücrelerinde çoğalmayı azaltıcı, kanserli hücre ölümünü uyarıcı  ve toksik sekonder safra asitlerini bağlayıcı rol oynayarak kolon kanserine karşı koruyucudur. Ancak süt ve ürünlerinin doymuş yağ içeriği açısından zengin olduğu unutulmamalı, düşük yağlı süt ürünleri tercih edilmelidir.
Gizemli Bir Hastalık: Ele Geçirgen Bağırsak Sendromu -  www.mahalligundem.com - Haber Portalı
  1. Kırmızı Et Tüketimini Sınırlayın ve Balık Tüketimini Arttırın!
Kırmızı etler hem pişirilme şekli hem de doymuş yağ içeriği nedeni ile dikkatli tüketilmesi gereken bir besin grubudur. Yüksek sıcaklıklarda pişirilen etlerde karsinojenik bileşiklerin oluştuğu gözlemlenmiştir.
The Impact Of Omega-3 On Human Nutrition - MozartCultures
Yağlı balıklar mükemmel bir omega-3 kaynağıdır. (Somon, sardalya..) Omega-3’ün ise bazı çalışmalarda kontrolsüz hücre bölünmesini azalttığı ve eflamasyonu düşürdüğü gözlenmiştir. Sağlıklı beslenme örüntüsünde haftada 2 kez balık tüketimi önerilmektedir. Kızartma veya mangalda pişirme kanserojen bileşik oluşuma sebep olabileceği için, buğulama, ızgara veya fırında pişirerek tüketimi tercih edilmelidir.
  1. Mikrobiyotamız Herşeyimiz!
Barsak mikrobiyotası diyet, hastalık ve diğer çevresel etkilere cevap olarak değişebilen canlı organizmalardan oluşan dinamik bir topluluktur. Normal florada (gastrointestinal, deri, akciğer, ürogenital sistem) yaklaşık 90 trilyon bakteri bulunur. Vücutta ise ortalama 25-30 trilyon hücre olduğu düşünülürse onlarla dost yaşamın bir yolunu bulmuşuz demektir J. Mikrobiyotaya iyi bakmak için ilk adım işlenmiş gıdalardan, paketli ürünlerden uzaklaşmak olmalı. Doktorunuz önermedikçe gereksiz yere antibiyotik kullanmayın. Egzersize önem verin ve hareketsiz kalmayın. Lifli gıdalardan zengin, fermente gıdaları içeren (yoğurt, kefir, turşu vb), taze sebze ve meyveden zengin Akdeniz diyeti mikrobiyota dostu diyetlerdendir.
Data reveals promising new first-line treatment for newly diagnosed colon  cancer | HSC News
Birçok hastalığın bağırsakta yaşayan bakteri bütünlüğünün bozulması ile gelişebildiğini unutmayın!
  1. Yaşam Tarzı Değişiklikleri Önemli
Kolon kanseri gelişiminde rol oynayan birçok çevresel faktör tanımlanmıştır. Belki de bunlardan en önemlisi diyetsel faktörler.  Hem polip gelişiminde, hem kanserin ortaya çıkışında, hem de tekrarlamasında diyetsel faktörler önemli yere sahiptir.
Sad Unhealthy Sick Intestine Vector Stock Vector - Illustration of medical,  digestion: 101777326
Çelişkili çalışma sonuçları var olsa da bugün için neredeyse tüm kanserlerde kabul edilen ortak görüş; yağdan zengin ve liften fakir beslenmenin, kilolu olmanın, tütün ve alkol kullanımının, azalmış fiziksel aktivitenin ve stresin kanser eğilimini arttırdığı yönündedir.