Kolon Kanseri Farkındalık Ayı
KOLON KANSERİNE KARŞI BESLENMENE YÖN VER
Kanser; normal hücrelerin çeşitli nedenlerle farklılaşmasıyla ortaya çıkan kontrolsüz, anormal hücre büyümesi olarak tanımlanır. Bu farklılaşmada genetik ve çevresel nedenler rol oynar.
Tüm dünyada ve ülkemizde ölüm nedenlerinden ikinci sırada kanser yer alıyor. Son yıllarda yaşanan gelişmeler kanserin tedavisinde son derece umut verici boyutlara ulaştığını gösteriyor. Fakat yine de ilk hedef her zaman kanserden korunma olmalı. Kanser gelişiminin %10’u genetik, %90’ı ise çevresel faktörlere bağlandığı için kanserle mücadelede çevresel faktörlere yönelik önleyici yaklaşımlar hepimiz için çok daha büyük bir önem taşıyor. Bu çevresel faktörler arasında yaşam biçimi ve beslenme şeklinin önemi ise çok büyük.
Dışarıdan alınan gıda bileşenlerinin sindirilmiş hallerinin son durağı kolondur. Bu sebeple kolon kanserinde beslenmenin önemi, diğer kanserlerden biraz daha öne çıkıyor.
Kanser gelişimini önlemede yararlı olduğu düşünülen diyet şekli; liften zengin, sebze, meyve, A, C, D, E vitaminleri, kalsiyum içeren, hayvansal protein yerine deniz ürünleri ve bitkisel proteinlerden baskın olan, Laktik asit bakterileri ile zengin bir beslenme düzenidir.
Günlük 18 yaş ve üzeri bireyler için 25-30 g arası lif alınması gereklidir. Bu lif miktarını yakalayabilmek için tam tahıldan zengin beslenme, günde 5 porsiyon sebze-meyve, haftada 2-3 kez kuru baklagil ve günde 1 avuç yağlı tohum tüketimi önemlidir.
(1 su bardağı haşlanmış nohut 9.12g , 1 dilim tam tahıllı ekmek 1.5g ,1 porsiyon elma 2.9g , 1 avuç ceviz 1.4g lif içerir. )
Sebze ve meyveler günlük enerji, yağ ve protein gereksinmesine çok az katkıda bulunurlar. Bununla beraber mineraller ve vitaminler bakımından özellikle folat (folik asit), A vitaminin öncüsü olan beta-karoten, E, C, B2 vitamini, kalsiyum, potasyum, demir, magnezyum, posa ve diğer antioksidan özellikte olan bileşiklerden zengindir. İçerdikleri vitamin, mineral ve antioksidanlar sayesinde vücuttan bazı zararlı maddelerin atılmasına yardımcı olurlar.
Yağlı balıklar mükemmel bir omega-3 kaynağıdır. (Somon, sardalya..) Omega-3’ün ise bazı çalışmalarda kontrolsüz hücre bölünmesini azalttığı ve eflamasyonu düşürdüğü gözlenmiştir. Sağlıklı beslenme örüntüsünde haftada 2 kez balık tüketimi önerilmektedir. Kızartma veya mangalda pişirme kanserojen bileşik oluşuma sebep olabileceği için, buğulama, ızgara veya fırında pişirerek tüketimi tercih edilmelidir.
Birçok hastalığın bağırsakta yaşayan bakteri bütünlüğünün bozulması ile gelişebildiğini unutmayın!
Çelişkili çalışma sonuçları var olsa da bugün için neredeyse tüm kanserlerde kabul edilen ortak görüş; yağdan zengin ve liften fakir beslenmenin, kilolu olmanın, tütün ve alkol kullanımının, azalmış fiziksel aktivitenin ve stresin kanser eğilimini arttırdığı yönündedir.
Kanser; normal hücrelerin çeşitli nedenlerle farklılaşmasıyla ortaya çıkan kontrolsüz, anormal hücre büyümesi olarak tanımlanır. Bu farklılaşmada genetik ve çevresel nedenler rol oynar.
Tüm dünyada ve ülkemizde ölüm nedenlerinden ikinci sırada kanser yer alıyor. Son yıllarda yaşanan gelişmeler kanserin tedavisinde son derece umut verici boyutlara ulaştığını gösteriyor. Fakat yine de ilk hedef her zaman kanserden korunma olmalı. Kanser gelişiminin %10’u genetik, %90’ı ise çevresel faktörlere bağlandığı için kanserle mücadelede çevresel faktörlere yönelik önleyici yaklaşımlar hepimiz için çok daha büyük bir önem taşıyor. Bu çevresel faktörler arasında yaşam biçimi ve beslenme şeklinin önemi ise çok büyük.
Dışarıdan alınan gıda bileşenlerinin sindirilmiş hallerinin son durağı kolondur. Bu sebeple kolon kanserinde beslenmenin önemi, diğer kanserlerden biraz daha öne çıkıyor.
Kanser gelişimini önlemede yararlı olduğu düşünülen diyet şekli; liften zengin, sebze, meyve, A, C, D, E vitaminleri, kalsiyum içeren, hayvansal protein yerine deniz ürünleri ve bitkisel proteinlerden baskın olan, Laktik asit bakterileri ile zengin bir beslenme düzenidir.
- Liften Zengin Beslenin!
Günlük 18 yaş ve üzeri bireyler için 25-30 g arası lif alınması gereklidir. Bu lif miktarını yakalayabilmek için tam tahıldan zengin beslenme, günde 5 porsiyon sebze-meyve, haftada 2-3 kez kuru baklagil ve günde 1 avuç yağlı tohum tüketimi önemlidir.
(1 su bardağı haşlanmış nohut 9.12g , 1 dilim tam tahıllı ekmek 1.5g ,1 porsiyon elma 2.9g , 1 avuç ceviz 1.4g lif içerir. )
- Günde 5 Porsiyon Sebze-Meyve Tüketin !
Sebze ve meyveler günlük enerji, yağ ve protein gereksinmesine çok az katkıda bulunurlar. Bununla beraber mineraller ve vitaminler bakımından özellikle folat (folik asit), A vitaminin öncüsü olan beta-karoten, E, C, B2 vitamini, kalsiyum, potasyum, demir, magnezyum, posa ve diğer antioksidan özellikte olan bileşiklerden zengindir. İçerdikleri vitamin, mineral ve antioksidanlar sayesinde vücuttan bazı zararlı maddelerin atılmasına yardımcı olurlar.
- Süt ve Süt Ürünleri İyi Birer Kalsiyum Kaynağıdır!
- Kırmızı Et Tüketimini Sınırlayın ve Balık Tüketimini Arttırın!
Yağlı balıklar mükemmel bir omega-3 kaynağıdır. (Somon, sardalya..) Omega-3’ün ise bazı çalışmalarda kontrolsüz hücre bölünmesini azalttığı ve eflamasyonu düşürdüğü gözlenmiştir. Sağlıklı beslenme örüntüsünde haftada 2 kez balık tüketimi önerilmektedir. Kızartma veya mangalda pişirme kanserojen bileşik oluşuma sebep olabileceği için, buğulama, ızgara veya fırında pişirerek tüketimi tercih edilmelidir.
- Mikrobiyotamız Herşeyimiz!
Birçok hastalığın bağırsakta yaşayan bakteri bütünlüğünün bozulması ile gelişebildiğini unutmayın!
- Yaşam Tarzı Değişiklikleri Önemli
Çelişkili çalışma sonuçları var olsa da bugün için neredeyse tüm kanserlerde kabul edilen ortak görüş; yağdan zengin ve liften fakir beslenmenin, kilolu olmanın, tütün ve alkol kullanımının, azalmış fiziksel aktivitenin ve stresin kanser eğilimini arttırdığı yönündedir.